Tom became unmanageable.
- Tom yönetilemez oldu.
His wife knows how to manage him when he gets angry.
- O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.
He made a favorable impression on his bank manager.
- O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
Inertia is an important governing law.
- Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.
Tom masterminded his father's death.
- Tom babasının ölümünü yönetiyor.
He conducts his business very well.
- O işini çok iyi yönetir.
A conductor directs an orchestra.
- Bir orkestra şefi bir orkestrayı yönetir.
Spain ruled Cuba at that time.
- İspanya o zaman Kübayı yönetti.
The hand that rocks the cradle rules the world.
- Beşik sallayan el dünyayı yönetir.
Fight back against the oppression of the ruling elite.
- Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
The ministry administers the internal affairs.
- Bakanlık iç işlerini yönetir.
The priest administered Extreme Unction.
- Rahip kutsal yağ sürme ayinini yönetti.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
That island was governed by France at one time.
- O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.
Tom is now managing the business for his father.
- Tom artık babası için işletmeyi yönetiyor.
I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort.
- Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
We've flattered the director's vanity.
- Biz yöneticinin kibrini pohpohladık.
Most movies are written and directed by men.
- Birçok film erkekler tarafından yazılıp yönetilir.
The boss directed his men to finish it quickly.
- Patron onu çabuk bitirmeleri için adamlarını yönetti.