North is the opposite direction from south.
- Kuzey güneyden zıt yöndedir.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
Creativity is an important aspect for the development of human.
- Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
- Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I'd love to be able to change my sexual orientation.
- Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.
Your sexual orientation is not something you can change.
- Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
That person is elected by the majority party caucus.
- O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
I just discovered the dark side of Tatoeba.
- Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.
Always look on the bright side of life.
- Hayata her zaman olumlu yönden bak.
Japanese differ from American in many respects.
- Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
He's well respected for his management skills.
- Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
Sami was coming in the opposite direction.
- Sami karşı yönden geliyordu.
My opinion is the opposite.
- Benim görüşüm karşı yönde.