yönde

listen to the pronunciation of yönde
Türkisch - Englisch
direction

The army was advancing in the wrong direction. - Ordu yanlış yönde ilerliyordu.

Venus rotates in the opposite direction from most other planets in our Solar System. - Venüs Güneş sistemimizdeki diğer birçok gezegenden ters yönde döner.

directionally
yön
aspect

Creativity is an important aspect for the development of human. - Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

We studied Greek culture from various aspects. - Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.

olumlu yönde
positively
yön
direction

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

It is difficult to peg the direction of interest deregulation. - Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.

yön
way

Modern cars differ from the early ones in many ways. - Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

yön
course

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

yön
path
yön
direction; side; aspect; way, respect, regard
yön
{i} trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

tek yönde olan
one way
yön
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
{i} bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
orientation

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

Your sexual orientation is not something you can change. - Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.

aksi yönde
(Tıp) antagonist
aksi yönde
round
yön
quarter
yön
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

yön
party

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

That person is elected by the majority party caucus. - O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.

yön
streak
yön
rubric
yön
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
yön
in terms of
yön
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
yön
regard
yön
facet
yön
directional
yön
side

Today I'm going to show you another side of me. - Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.

The exit is on the right side of the direction of travel. - Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.

yön
respect

England resembles Japan in many respects. - İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.

Japanese differ from American in many respects. - Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

yön
point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
aksi yönde
otherwise
ters yönde
in the opposite direction
yön
complexion
yön
sense

Tom has no sense of direction. - Tom'un yön duyusu yok.

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

yön
channel
aksi yönde
contrariwise
aksi yönde büzülme
contraflexure
dikine yönde
in cross direction
doğru yönde
on the beam
hangi yönde gitmeliyim
In which direction should I go
iyi yönde değişmek
take a good turn
karşı yönde
opposite

My opinion is the opposite. - Benim görüşüm karşı yönde.

Sami was coming in the opposite direction. - Sami karşı yönden geliyordu.

kötü yönde değişmek
take a bad turn
olumsuz yönde
negatively
saatin tersi yönde
counter clockwise
ters yönde dönme
retrogression
ters yönde dönme
retrogadation
ters yönde dönmek
retrograde
ters yönde dönmek
reverse
ters yönde dönmek
retrogress
ters yönde yürüme
countermarch
tersi yönde
oppositely
yön
(Hukuk) aspect, trend
yönde
Favoriten