yönünden

listen to the pronunciation of yönünden
Türkisch - Englisch
from the standpoint of, with regard to, with respect to, in point of: üslup yönünden with regard to style
in terms of
with respect
for
medical
yön
aspect

Creativity is an important aspect for the development of human. - Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

Imagination affects every aspect of our lives. - Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.

yön
direction

It is difficult to peg the direction of interest deregulation. - Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.

We thought we would write out the directions, in case you got lost. - Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.

yön
way

He asked me which way to go. - Bana hangi yöne gideceğini sordu.

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

yön
course

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

yön
path
yön
direction; side; aspect; way, respect, regard
yön
{i} trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

gramer yönünden/e göre
grammatically
yön
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
{i} bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
orientation

This room's orientation is great. - Bu odanın yönü harika.

I'd love to be able to change my sexual orientation. - Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.

yön
quarter
yön
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

yön
party

He had led the Republican Party with great success. - O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.

That person is elected by the majority party caucus. - O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.

yön
streak
yön
rubric
yön
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
yön
in terms of
yön
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
yön
regard
yön
facet
yön
directional
yön
side

Always look on the bright side of life. - Hayata her zaman olumlu yönden bak.

I heard Tom's side of the story. - Tom'un hikaye yönünü duydum.

yön
respect

He's well respected for his management skills. - Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

You are wrong in some respects. - Bazı yönlerden hatalısın.

yön
point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
yön
complexion
yön
sense

Tom has no sense of direction. - Tom'un yön duyusu yok.

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

yön
channel
ahlâk yönünden değerlendirme
moralization
metafizik yönünden
metaphysically
oksijen yönünden zengin
oxygen-rich
tıp yönünden
medically
yön
(Hukuk) aspect, trend
yönünden
Favoriten