The first step toward recovery is admitting that you have a problem.
- İyileşme yönündeki ilk adım, bir sorunun olduğunu kabul etmektir.
Creativity is an important aspect for the development of human.
- Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.
We must examine the various aspects.
- Çeşitli yönleri incelemeliyiz.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
He asked me which way to go.
- Bana hangi yöne gideceğini sordu.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
- İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
I'd love to be able to change my sexual orientation.
- Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
I just discovered the dark side of Tatoeba.
- Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.
Today I'm going to show you another side of me.
- Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
He's well respected for his management skills.
- Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
He has no sense of direction.
- Onun yön duygusu yoktur.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
Tom floated downstream on a raft.
- Tom bir salla akıntı yönünde batmadan yüzdü.
We canoed downstream.
- Kanoyla akıntı yönünde yol aldık.