yön

listen to the pronunciation of yön
Türkisch - Englisch
aspect

Creativity is an important aspect for the development of human. - Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

We studied Greek culture from various aspects. - Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.

way

The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things. - Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

direction

We thought we would write out the directions, in case you got lost. - Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.

It is difficult to peg the direction of interest deregulation. - Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.

course

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

direction; side; aspect; way, respect, regard
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

quarter
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

party

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

That person is elected by the majority party caucus. - O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.

streak
rubric
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
in terms of
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
regard
facet
directional
trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
complexion
sense

Tom certainly doesn't have a very good sense of direction. - Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.

He has no sense of direction. - Onun yön duygusu yoktur.

channel
(Hukuk) aspect, trend
bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

path
orientation

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

side

Always look on the bright side of life. - Hayata her zaman olumlu yönden bak.

The exit is on the right side of the direction of travel. - Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.

respect

He's well respected for his management skills. - Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

Japanese differ from American in many respects. - Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

yön değiştirmek
shift
yön vermek
to give (someone) some guidance; to give a direction to, direction (an effort/undertaking)
yön değiştirmek
change direction
yön vermek
to direct
yön belirleme
rotation
yön değişimi
(Biyokimya) mutarotation
yön değiştirme
swing
yön değiştirmek
avert
yön değiştirmek
(deyim) change course
yön değiştirmek
go about
yön değiştirmek
cut
yön değiştirmesi
(Bilgisayar,Teknik) polarity reversal
yön göstergesi
(Askeri) heading indicator
yön saptırıcı
(Bilgisayar) deflector
yön seçiciliği
directivity
yön tuşu
(Bilgisayar) arrow key
yön vererek
collimating
yön verme
guide
yön vermek
direct
yön tarifi
directions
yön almak
take route
yön almak
take a path
yön almak
take course
yön almak
take direction
yön alıcısı
directional beacon
yön bağımlı ışıyıcı
anisotropic radiator
yön belirleme
orientation
yön belirleme cihazı
homing device
yön belirleme uçuşu
(Arılık) orientation flight
yön belirterek
(Dilbilim) ablatively
yön belirtme
(Dilbilim) ablatival
yön bulma
direction finding
yön bulma işareti
landmark
yön bulma; dağılma faktörü; İşlem Formu
(Askeri) direction finding; dispersion factor; disposition form
yön bulmak
find direction
yön bulucu
direction finder
yön bulucu aygıt
directional radio
yön denetim valfi
direction control valve
yön değiştirme
veer
yön değiştirme
chops and changes
yön değiştirmek
veer round
yön değiştirmek
haul off
yön değiştirmek
come over
yön değiştirmek
chop round
yön değiştirmek
put about
yön değiştirmek
veer
yön değiştirmek
chop about
yön değiştirmek
haul up
yön değiştirmek
haul
yön duygusu
bump of locality
yön duygusu
sense of direction
yön duyusu
sense of direction
yön edatları
(Dilbilim) prepositions of direction
yön farı
(Askeri) radio range
yön göster
(Bilgisayar) view direction
yön gösterge lambası
(Otomotiv) direction indicator lamp
yön gösterge rölesi
(Otomotiv) direction indicator relay
yön gösterge sivici
(Otomotiv) direction indicator switch
yön göstergeleri
directional signs
yön göstergesi
direction indicator
yön gösterici
direction indicator
yön gösterici tabela
direction sign
yön göstermek
give someone a direction
yön göstermek
sign post
yön göstermek
nudge somebody in direction
yön göstermek
point somebody in direction
yön ile ilgili
directional
yön işareti
finger post
yön kazığı
directing staff
yön kestirme yeteneği
sense of direction
yön levhası
destination board
yön levhası
direction sign
yön oku
direction arrow
yön polarizasyonu
(Askeri) straight polarity
yön rehberi
(Askeri) azimuth guidance
yön saptaması
(Havacılık) course determination
yön seçici
direction selector
yön seçme özelliği
(Askeri) heading select feature
yön sinyali alan
directional
yön sinyali alıcısı
direction finder
yön tabelası
(Bilgisayar) signpost
yön tabelası
sign post
yön tayini
bearings
yön valfi
direction valve
yön verici
collimator
yön verici anten
frame serial
yön vericisi
directional transmitter
yön verme
(Hukuk) guidance
yön verme aracı
sighting device
yön şalteri
direction switch
yön vermek
determine
tek yön
one way

What is written on the road sign? - ONE WAY. - Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.

What is written on the road sign? - ONE WAY. - Trafik işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.

(yön) saptırma
deflection
dönü yön değişimi
(Denizbilim) mutarotation
dört ana yön
(Askeri) cardinal points
güneşin battığı yön
west
radyo yön bulucu
(Askeri) radio direction finder
saptırıcı yön
deflector
telsizle yön bulma
(Bilgisayar,Askeri) radio direction finder
yönler
courses
yön değiştir
change direction
yön vermek
give direction
Girilmez tek yön
Do not enter one way
alt yön tepsi
(Bilgisayar) face-down tray
ana yön
the cardinal point
ana yön
(Askeri) principal direction
ana yön
main path
ana yön etkisi
(Askeri) cardinal point effect
ana yön rüzgarları
(Denizbilim,Meteoroloji) cardinal winds
arka üst yön
(Bilgisayar) rear face-up
bir tek yön bilet lütfen
a one-way ticket please
burası tek yön
This is a one way street
doğru yön
right direction
durmadan yön değiştiren
choppy
durum yön göstergesi
(Havacılık) attitude director indicator
elektrikli olarak durdurulan cayro yön bulma cihazı
(Askeri) electrically suspended gyro navigation
geceleyin yön tayini
(Askeri) finding direction by night
geminin rüzgâra göre yaptığı yön değişikliği
tack
ileri yön kavraması
forward clutch
ileri-geri yön
forward-reverse-lever
ilginç gelen yön
piquancy
istenen yön
(Havacılık) desired course
itibari yön tayini
(Askeri) assumed orientation
kuvvetli yön
strong point
negatif yön
(Matematik) negative direction
optik yön bulma
(Havacılık) optical direction finding
ortak yön
community
otomatik yön bulma
(Askeri) automatic direction finding
otomatik yön bulucu
(Askeri,Teknik) automatic direction finder
otomatik yön ölçümü
automatic hearing measurement
otomatik yön ölçümü
(Bilgisayar) automatic bearing measurement
parasal yön
(Ticaret) monetary aspect
radar yön ve ikaz
(Askeri) radar homing and warning
radyo yön bulucuları
radio direction finders
reel yön
(Ticaret) real aspect
roket yön göstericisi
misille guidance
roket yön gösterimi
missile guidance
rüzgar yön kırılması
(Meteoroloji) wind shift
rüzgar yön planı
(Askeri) chart direction of wind
rüzgar yön ölçeri
windsock
rüzgarın estiği yön
windward
sahne yön
(Bilgisayar) stage mgr
sağlam yön
head grain
tek yön bilet
one-way ticket
tek yön kavraması
one way clutch
tek yön sabitlenmiş
one-way slab
tek yön trafik [aut.]
one way traffic
telsiz yön bulucusu; çevik kuvvet
(Askeri) radio direction finder; rapid deployment force
telsiz yön kestirmesi
(Askeri) radio direction finding
telsizle otomatik yön bulma
(Askeri) automatic radio direction finding
ters yön
turnabout
trafiğe yön vermek
divert the traffic
yanlış yön
(deyim) off the beam
yanlış yön göstermek
misdirect
yeniden yön vermek
reorient
yer ve yön zarfları
(Dilbilim) adverbs of place
yer yön tayini
(Havacılık) ground direction finding
yön değiştirmek
sheer
yüksek frekans yön-bulma
(Askeri) high frequency direction-finding
zayıf yön
foible

His satirical novel criticized the foibles of human nature. - Onun hiciv romanı, insan doğasının zayıf yönlerini eleştirdi.

zayıf yön
weak point
zıt yön
opposite direction
çift yön modu
(Bilgisayar) duplexmode
yön
Favoriten