Araban bütünüyle harap olmuş.
- Your car's totally wrecked.
Ben dün gece çok sarhoştum.
- I was so drunk last night.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
- It was bad enough that he usually came to work late, but coming in drunk was the last straw, and I'm going to have to let him go.
Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- A stewardess was saved from the wreckage.
Sen tam bir harabesin.
- You're a total wreck.
Kasırgadan sonra, evleri bir harabeydi.
- After the hurricane, their house was a wreck.
Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
- The drunken man couldn't walk straight.
Sarhoş olmak için yeterince içelim.
- Let's drink enough to get drunk.
Sarhoş olmak işleri daha iyi yapmayacak.
- Getting drunk won't make things better.
Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
- You're going to wreck your eyesight if you play games all the time.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Çocuklar, aptallar ve ayyaşlar doğruyu söyler.
- Children, fools and drunkards tell the truth.
Ayyaşlar genellikle oldukça komiktirler.
- Drunkards are often quite amusing.
Tren kazasında yüz kişi yaralandı.
- A hundred people were hurt in a train wreck.
Az önce bir trafik kazasında arabamı mahvettim.
- I just wrecked my car in a traffic accident.
Az önce bir trafik kazasında arabamı mahvettim.
- I just wrecked my car in a traffic accident.