wrath, rage, fury

listen to the pronunciation of wrath, rage, fury
Englisch - Türkisch
gazap
anger
{f} kızdırmak

Seni kızdırmak istemiyorum. - I don't wish to anger you.

anger
öfke

O artık öfkesini tutamadı. - He could no longer contain his anger.

Yüzü öfkeden kıpkırmızıydı. - Her face was bright red with anger.

anger
hiddet
anger
{i} kızgınlık

Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi. - Anger deprived him of his reason.

Yüzündeki kızgınlık belirgindi. - The anger in her face was unmistakeable.

anger
{f} sinirlendirmek
anger
{i} dargınlık
anger
öfkelendir
anger
{i} hırs
anger
{f} öfkelendirmek
anger
{f} kızdır

Onun sözleri onu kızdırdı. - Her words angered him.

Onu kızdırmamaya çalış. - Try not to anger him.

anger
dargınlık darıltmak
anger
(fiil) kızdırmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek, darıltmak
anger
{i} kızma

Kızmak için nedenin yok. - You have no cause for anger.

Englisch - Englisch
{i} anger
wrath, rage, fury
Favoriten