İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Değersiz olmasına rağmen, onu seviyorum.
- I like it even though it's worthless.
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
- A promise given under a threat is worthless.
Onun bedelinin ne olduğunu biliyorum.
- I know what that's worth.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun?
- How much do you think this is worth?
O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
- It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
Leyla'nın net serveti on milyon dolardır.
- Layla's net worth is estimated at ten million dollars.
Tom'un servet değeri ne kadar?
- How much is Tom's estate worth?
Bu eşya ağırlığınca altın eder!
- This stuff is worth its weight in gold!
Bu üç yüz dolar eder.
- It's worth three hundred dollars.
Amerika Birleşik Devletleri milyarlarca dolar değerinde yolcu uçakları ihraç etmektedir.
- The U.S. exports billions of dollars' worth of passenger airplanes.
Müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.
- It is worthwhile visiting the museum.
Onun görüşü işe yaramaz.
- His opinion is worthless.
Bu bütünüyle işe yaramaz.
- This is totally worthless.
Cleanliness is the virtue most worth having but one.
For, adds our erudite Friend, the Saxon weorthan equivalent to the German werden, means to grow, to become; traces of which old vocable are still found in the North-country dialects, as, ‘What is word of him?’ meaning ‘What is become of him?’ and the like. Nay we in modern English still say, ‘Woe worth the hour.’ {Woe befall the hour}.
I think you’ll find my proposal worth your attention.
This job is hardly worth the effort.
Don't be a worthless slouch! Go get yourself a job.