Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
Rahatsız edici bir haberimiz var.
- We have some disturbing news.
Az önce rahatsız edici bir söylenti duydum.
- I've just heard a disturbing rumor.
Ben onu huzur bozucu buldum.
- I found it disturbing.
Sizi rahatsız etmiyorum, değil mi?
- I'm not disturbing you, am I?
Gürültü beni rahatsız ediyor.
- The noise is disturbing me.
Sizi rahatsız etmediğimi umuyorum.
- I hope I'm not disturbing you.
Ne olursa olsun seni rahatsız etmeye niyetim yok.
- I have no intention whatever of disturbing you.