İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
İlk ödülünü sergide kazandı.
- She won first prize in the exhibition.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
- If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı.
- British forces at this time were winning victories.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.
- The Lions had an easy win over the Hawks.
Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
- They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
- That team has little, if any, chance of winning.
Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
- I hope you will succeed in winning the prize.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
- He didn't jump high enough to win a prize.
Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.
- It is difficult for beginners to enjoy windsurfing.
Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Tom isn't going to want to do that.
- Tom won't want to do that.
I wonder when Tom wanted Mary to do that.
- I wonder when Tom wanted Mary to do that.
Sam won't be doing any work this afternoon.
We're still safe. They won't've seen us yet.
If we have to wear sweaters and turn down our thermostat, the terrorists will have won.
The success of the economic policies should win Mr. Smith the next elections.
Who would win in a fight between an octopus and a dolphin?.
And yf ye wynne vs in bataille the lady shal haue her landes ageyne .
The company hopes to win an order from the government worth over 5 million dollars.
... say, "Well, just tell them I won't do it, and if they don't ...
... but all of it won’t be about thinking. But for the next few years, you have a chance ...