İlk ödülünü sergide kazandı.
- She won first prize in the exhibition.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı.
- British forces at this time were winning victories.
Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
- American generals believed they could win an easy victory.
Tom galibiyet golünü attı.
- Tom scored the winning goal.
Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı.
- Ricardo got US$ 500 for winning.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
- I hope you will succeed in winning the prize.
Her kazanan sonunda başarısız olur.
- Every win fails eventually.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
- If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Sıra beyazda ve kazandı.
- White to play and win.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Kazanmak önemli olan tek şey değildir.
- Winning isn't the only thing that matters.
Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.
- It is difficult for beginners to enjoy windsurfing.
Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
I'm sure Tom won't want to do that today.
- I'm sure Tom won't want to do that today.
I'm sure Tom won't want to go fishing with us.
- I'm sure Tom won't want to go fishing with us.
Sam won't be doing any work this afternoon.
We're still safe. They won't've seen us yet.
If we have to wear sweaters and turn down our thermostat, the terrorists will have won.
The success of the economic policies should win Mr. Smith the next elections.
Who would win in a fight between an octopus and a dolphin?.
And yf ye wynne vs in bataille the lady shal haue her landes ageyne .
The company hopes to win an order from the government worth over 5 million dollars.
... There probably won't be one, true solution. ...
... say, "Well, just tell them I won't do it, and if they don't ...