Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
- The alarm woke up Mayuko.
Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.
- Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.
Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
- You have to wake up early tomorrow morning.
Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
- I have to wake up at 6:30.
Tom çocukları uyandırmak istemedi.
- Tom didn't want to wake up the kids.
Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.
- I believe it's time to wake up Robert.
Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
- Jim didn't wake up until his mother woke him.
... I -- I never, ever -- there was never a day when I woke up ...
... I woke up at 6 o'clock this morning. ...