Ben onunla boşuna dost kalmaya çalıştım.
- I tried to keep in with her in vain.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried to solve the problem, in vain.
Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.
- They attempted in vain to bribe the witness.
Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
- Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.
On the mountains of truth you can never climb in vain.