Tom durup dururken öldü.
- Tom died unexpectedly.
Bayan Young onu habersizce ziyaret etmeme aldırış etmedi.
- Mrs. Young didn't mind my dropping in on her unexpectedly.
Tom habersizce Mary'nin evine geldi.
- Tom showed up at Mary's house unexpectedly.
Bir sabah, o, caddede beklenmedik şekilde onunla karşılaştı.
- One morning, she unexpectedly met him on the street.