Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
- If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.