Sana lokal anastezi uygulayacağım.
- I'll give you a local anesthetic.
Sana lokal anestetik vereceğim.
- I'll give you a local anaesthetic.
Gotland'te kirpi, yerel bir semboldür.
- The hedgehog on Gotland is a local symbol.
Didocanın yerel adı cezyas mec'dir.
- The local name of Tsez is cezyas mec.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
Tom yerel bir bardaydı.
- Tom was in a local bar.
Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
- Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.