Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.
- The treasure was buried in the deepest of the sea.
Denizin bu bölümü derin ve tehlikeli.
- This part of the sea is deep and dangerous.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Onun romanları benim için çok anlaşılmazdır.
- His novels are too deep for me.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
Son zamanlarda, uzaktan eğitim hakkında bir çok konuşma vardı.
- Recently, there's been a lot of talk about distance education.
Bir çok çözümü düşünüyoruz.
- We are thinking of a lot of solutions.
Tom'un pes bir sesi var.
- Tom has a deep voice.
Tom Mary'yi yürekten seviyor.
- Tom has a deep affection for Mary.
Sana yürekten âşığım.
- I'm deeply in love with you.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... And so what we agreed, after a lot of give and take with the ...
... But the biggest topic by far was songwriting, because I think that a lot of your fans have ...