Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Please write with a pen.
Batman, Robin ile arkadaştır.
- Batman is friends with Robin.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
- As long as you are with him, you can't be happy.
Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
- It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have almost no money with me.
Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.
- I had an umbrella with me but my friend did not.
O her gün şemsiyesini yanında taşır.
- He carries his umbrella about with him every day.
Yanında bozuk para var mı?
- Do you have small change with you?
Tom neredeyse yanına bir şemsiye almayı unutuyordu.
- Tom almost forgot to take an umbrella with him.
Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu.
- She sat next him with her eyes closed.
Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
- The cat was playing with a live mouse.
Boston'a Mary ile beraber giden kişi Tom'dur.
- Tom is the one who went to Boston with Mary.
Emily ile beraber gitmek istiyorum.
- I want to go together with Emily.
O, onu benim yardımım vasıtasıyla yapıyor.
- He is doing it with my help.
Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
- Tom can get in touch with Mary by email.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Tom, gribi yüzünden yatakta.
- Tom is in bed with the flu.
O işle, o ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
- He earns over 500 dollars a month with that job.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.
- Maria was bedridden. The only contact she had with the outside world was via the TV broadcasts.
Her şey onun aracılığıyla var oldu ve var olan hiçbir şey onsuz olmadı.
- All things were made by him; and without him was not any thing made that was made.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.
- There was a problem with the architecture of that company's new computer. They're going through a recall frenzy right now.
Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
- We can't help Tom with that.
Bizimle gelmek ister misiniz?
- Do you want to come with us?
Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
- And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
- Don't worry. I'll stay with you.
Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
- I like living with you.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.
- Many conservative Americans agreed with him.
Mağazaya benimle gelecek misin?
- Will you come with me to the store?
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.
- In that respect, I agree with you completely.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
Yardımın sayesinde başarabildim.
- With your help, I could succeed.
Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin.
- With your talent, you should be able to make a lot of money.
Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı ve okula gidemedi.
- Tom came down with a cold and couldn't go to school.
Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık.
- We were faced with an unusual situation because of the accident.
O bir hafta içinde geri dönecek.
- She will be back within a week.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Ben bununla ilgilenmiyorum.
- I am not concerned with this.
Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır.
- Tom won't get away with this.
We are with you all the way.
And keep each other company in spite, / As rivals in your common mistress, fame, / And with faint praises one another damn;.
I am fain to dine and sup with water and bran.
Many hatchets, knives, & pieces of iron, & brass, we see, which they reported to have from the Sasquesahanocks a mighty people, and mortal enemies with the Massawomecks.
If you're not with us, you're against us.
- If you're not with us then you're against us.
You're either with us or you're against us.
- You are either with us, or against us.
She owns a motorcycle with a sidecar.
He went with his friends.
With her they flourish'd, and with her they die.
He was sick and lame of the scurvy, so as he could but lie in the cabin-door, and give direction, and, it should seem, was badly assisted either with mate or mariners.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.
I am often confused with my brother.
- I'm often confused with my brother.
Please let me know if I can provide you with any further information, or if you would like to contact me for questions.
- Please let me know if I can provide you with any further information, or if you would like to contact me with any questions.