Ben senin ince zekana sahip değilim.
- I don't have your wit.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
- Wit gives zest to conversation.
Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
- Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
Tom her zaman nükte yapıyor.
- Tom is always making witty remarks.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
- Tom knows better than to fight with you.
Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
- I want to know who's staying with us.
Doktor Tom'a acıyla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağını söyledi.
- The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.
Farkında olmadan tam yanımdan geçti.
- She passed right by me without noticing.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Gelecek hafta sonu bizimle balık tutmaya gidebilip gidemeyeceğini bilmek istiyorum.
- I want to know if you can go fishing with us next weekend.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
- His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Doğa ona zeka ve güzellik vermiş.
- Nature endowed her with wit and beauty.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
- Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
- A good sense of humor will help you deal with hard times.
And lang ere witless Jeanie wist, / Her heart was tint, her peace was stown!.
The opportunity was right in front of you, and you didn't even have the wit to take it!.
Where she has gone to is beyond the wit of man to say.
He's gone completely out of his wits.
My father had a quick wit and a steady hand.
She looked through these to God and was God’s priest.
The best man's speech was hilarious, full of wit and charm.