Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
O, bir araştırmacı olmayı planlıyorum dedi.
- He said, I plan to become a researcher.
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
- People thought him to be a great scholar.
Önde gelen bilginler konferansta bildiri sunmaya davet edilmiştir.
- Leading scholars have been invited to present papers at the conference.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.
- Thirty-two Madagascan scholars are flying to China.
Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.
- Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.
Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı.
- This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.
A Shakespearean scholar.
Many scientists have the reputation of being eccentric.
- Viele Wissenschaftler stehen im Ruf, exzentrisch zu sein.
Scientists began to find answers to these questions.
- Wissenschaftler begannen Antworten auf diese Fragen zu finden.