Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Anneme mutlu yıllar dilemek istiyorum.
- I'd like to wish my mom a happy birthday.
Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.
- The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend.
Onun arzusu iyi bir öğretmen olmaktır.
- Her wish is to become a good teacher.
Umarım dileklerin gerçekleşecektir.
- I hope your wishes will come true.
Üçüncü dilek mi? Adam şaşırdı. Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?
- Third wish? The man was baffled. How can it be a third wish if I haven't had a first and second wish?
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
- She cremated him against his wishes.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
- I wish I were what I was when I wished I were what I am.
Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
- There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
Benim dileğim İsviçre'ye gitmektir.
- My wish is to go to Switzerland.
Dileğinin gerçekleşeceğini umuyorum.
- I hope your wish will come true.
Yatırımcılar, gerçek değer yaratma ile hüsnükuruntuyu ayırt etmeliler.
- Investors must distinguish between genuine value creation and wishful thinking.
O sadece hüsnükuruntu.
- That's just wishful thinking.
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..