The angle.
O, kaburgalarıma dirsek vurdu.
- He elbowed me in the ribs.
Dirseklerinizi masanın üstüne koymayın.
- Don't put your elbows on the table.
Tom cadde köşelerinde gitarını çalarak para kazandı.
- Tom earned money by playing his guitar on street corners.
Tom köşeleri kesiyor.
- Tom is cutting corners.
http://de.wikipedia.org/wiki/Toter_Winkel.
Tom geht mit seiner Freundin einkaufen.
- Tom gaat met zijn vriendin winkelen.
Ich gehe gerne in diesem Laden einkaufen.
- Ik ga graag in die winkel inkopen.