Definition von winding im Englisch Türkisch wörterbuch
- (Tekstil) bobinleme
- sararak
- (Tekstil) büküm
- (Bilgisayar) sargı motor
- sargı
- dönge
- dönemeç
- {f} sar
- {i} helezoni
- dolambaçlı
Dar ve dolambaçlı bir yoldan aşağıya doğru yürüdük.
- We walked down a narrow and winding path.
Chongqing dolambaçlı sokaklarıyla tepelik bir şehir.
- Chongqing is a hilly city with winding streets.
- dolambaç
Dar ve dolambaçlı bir yoldan aşağıya doğru yürüdük.
- We walked down a narrow and winding path.
Yaşam uzun ve dolambaçlı bir yoldur.
- Life is a long and winding road.
- sarım
- sarma
- (Elektrik, Elektronik) Motor sargısı, bobin sargısı, trafo sargısı
- {i} dolama
- {s} döner
- winding sheet kefen
- sarılgan
- sarmal sargı
- {i} dolam
Chongqing dolambaçlı sokaklarıyla tepelik bir şehir.
- Chongqing is a hilly city with winding streets.
Yaşam uzun ve dolambaçlı bir yoldur.
- Life is a long and winding road.
- {i} dolaşma
- {i} döndürme
- {i} kavis
- kokla/üfle/dolan/dola
- {s} yılankavi
- bobin dolamı
- {i} bobin
- (Tıp) Kıvrım
- {i} dönme
- elek
- {s} sarmal
- dönen
- döner (motor)
- (Tekstil) bobin yapma
- wind
- rüzgâr
Rüzgar alevleri körükledi.
- The wind fanned the flames.
Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
- It is windy today, isn't it?
- wind
- {f} sarmak
- wind
- {f} dolamak
- wind
- yel
Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.
- God provides the wind, but man must raise the sails.
- wind
- {i} rüzgar
Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
- It is windy today, isn't it?
Hava bugün dünkünden daha rüzgarlı.
- It's windier today than it was yesterday.
- winding machine
- (Sinema) sarıcı
- winding machine
- (Askeri) sargı tezgahı
- winding stairs
- (İnşaat,Teknik) dairesel merdiven
- winding stairs
- döner merdiven
- winding up
- (Ticaret) dağılma
- winding up
- (Ticaret) infisah
- winding sheet
- kefen
- winding engine
- ihraç makinesi, çıkarma makinesi
- winding factor
- sarım faktörü
- winding level
- ihraç katı, çıkarma katı
- winding machine
- sarma makinesi
- winding number
- dolanım sayısı
- winding temperature
- sargı sıcaklığı
- winding-up
- kurma
- Winding angle
- (Tekstil) İpliğin sarım açısı
- Winding drum
- (Tekstil) Sarım tamburu
- Winding height
- (Tekstil) Sarım yüksekliği
- Winding lever
- (Tekstil) Sarım kolu
- Winding motor
- (Tekstil) Bobinleme motoru
- Winding position
- (Tekstil) Bobinleme ünitesi
- Winding shaft
- (Tekstil) Sarım mili
- Winding system
- (Tekstil) Bobinleme cihazı
- winding engine
- (Madencilik) ihraç makinesi
- winding engine
- (Madencilik) çıkarma makinesi
- winding key
- kurgu
- winding level
- (Madencilik) ihraç katı
- winding level
- (Madencilik) çıkarma katı
- winding load
- rüzgar yükü
- winding process
- bobin sarımı
- winding sale
- zorunlu satış
- winding sheet
- mumun kenarındaki mum damlaları
- winding up
- tasfiye
- winding up
- kurma
- winding up mechanism
- kurma mekanizması
- winding wheel
- çıkrık
- wind
- {i} kurma (saat)
- wind
- {i} dönemeç
- wind
- {f} (wound)
- wind
- döndürmek
- compound winding
- sargı
- damper winding
- (Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) söndürücü sargı
- inhibit winding
- (Bilgisayar,Teknik) ketleme sargısı
- wind
- dolaşmak
- wind
- saati kurmak
- wind
- {f} kıvırmak
- wind
- saçmalık
- wind
- gaz
O sadece seni gaza getiriyor.
- He's only winding you up.
Patatesler bana gaz yapar.
- Potatoes give me wind.
- wind
- viraj
- wind
- sonuçlandırmak
- wind
- {f} kıvrıla kıvrıla gitmek
- wind
- havagazı
- wind
- kurmak
- wind
- rolik sarmak
- wind
- döne döne gitmek
- wind
- çevirmek (manivela vb'ni)
- wind
- gaz (mide ve bağırsaktaki)
- wind
- kurmak (saati)
- wind
- havacıva
- wind
- hava hareketi
- wind
- soluk
Soluklanmam için bana bir dakika ver.
- Give me a minute to catch my wind.
- wind
- hava gazı
- wind
- saat kurmak
- wind
- kıvrım (nehirdeki)
- wind
- bitirmek
- wind
- nehir
Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.
- The river winds through the forest.
Pencereden bir nehir görüyorum.
- Through the window, I see a river.
- wind
- nefes nefese bırakmak
- wind
- halletmek
- wind
- nefessiz bırakmak
- wind
- nefessiz kal
- wind
- duymak
- wind
- çevirmek
- winding up
- kurgu
- antipolarizing winding
- antipolarizasyon sargısı
- armature winding
- endüvi sarımı
- auxiliary winding
- yardımcı sargı
- ball winding
- yumak sarma
- ball winding machine
- yumak sarma makinesi
- bias winding
- öngerilim sargısı
- cage winding
- kafesle çıkarma
- coil primary winding
- bobin primer sarımı
- coil winding
- bobin sarımı
- compensating winding
- dengeleme sargısı
- compound winding
- karma sargı
- cosine winding
- kosinüs sargısı
- damper winding
- sönüm sargısı
- disk winding
- disk biçimli sargı
- distributed winding
- dağınık sargı
- double layer coil winding
- çift tabakalı bobin sarımı
- double squirrel cage winding
- çift sincap kafesli sarım
- drum winding
- tambur sargı
- duplex winding
- dubleks sargı
- fast reverse winding
- hızlı geriye sarma
- honeycomb winding
- petek sargısı
- lap winding
- bindirme sargı
- secondary winding
- ikincil dönemeç
- self-winding
- (saat) otomatik
- self-winding
- öz özüne kurulan
- wind
- külek
- wind
- midede gaz
- wind
- boş laf
- wind
- nefes
Biraz nefesi kesilmiş görünüyorsun.
- You look a little winded.
Nefesli enstrümanlar içinde en mükemmeli insan sesidir.
- The human voice is the most beautiful of all wind instruments.
- wind
- soluğunu kesmek
- wind
- hava cıva
- wind
- esinti
Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.
- A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale.
Bir rüzgar esintisi geldi ve Curdken'in şapkasını uçurdu.
- A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
- bifilar winding
- çift telli sargı
- double layer winding
- çift katlı sargı
- filament winding
- filaman sargısı
- gate winding
- geçit sargısı
- rotor winding
- rotor sargısı
- shunt winding
- sönt sargısı
- spring winding
- (Mühendislik) yay sarma
- strip winding
- şerit sarma
- twisting, turning or sinuous
- kıvırma, çevirme veya kıvrımlı
- watch winding
- kıvrımı izlemek
- winding of
- sardırma
- windings
- sargılar
- Package winding
- (Tekstil) Bobin sarımı
- Yarn winding zone
- (Tekstil) İplik sarım bölgesi
- armature winding machine
- (Tekstil) armatür sarma makinesi
- bias winding
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) kontrol sargısı
- bobbin winding
- (Tekstil) masura sarma
- bobbin winding thread guide
- (Tekstil) masura sarma iplik kılavuzu
- coil winding
- bobinaj
- compressor field winding
- (Otomotiv) kompresör motor sargısı
- differential winding
- diferansiyel sargı
- differential winding
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) fark sargısı
- disc shaped winding
- (Elektrik, Elektronik) disk şeklinde sargı
- drum winding
- davul sargı
- drum winding
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) silindirik sargı
- excitation winding
- manyetik alan sargısı
- excitation winding
- uyarma sargısı
- exciting winding
- (Elektrik, Elektronik,Otomotiv) ikaz sargısı
- filament winding
- (Havacılık) pekiştirme sargısı
- gate winding
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) kapı sargısı
- hold on winding
- (Otomotiv) bekletme sargısı
- hold on winding
- (Otomotiv) tutma bobini
- holding winding
- kilit sargısı
- inhibit winding
- ketleme sargisi
- phase voltage of a winding
- sarginin faz gerilimi
- pinion of winding mechanism
- (Otomotiv) pinyon sevk mekanizması
- primary winding
- birincil sargi
- rotor winding resistance
- (Otomotiv) rotor sargı direnci
- rotor winding resistance
- (Otomotiv) rotor bobin direnci
- secondary winding
- ikincil sargı
- secondary winding
- (Otomotiv) ikinci sarım
- secondary winding
- (Otomotiv) sekonder sarım
- self winding
- kendiliğinden kurulan (saat)
- self winding
- otomatik (saat)
- shunt winding
- (Otomotiv) şönt sarım
- shunt winding
- paralel sargı
- solenoid winding
- selenoid sargısı
- starter winding
- alan sargısı
- transformer winding
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) transformatör sargısı
- wind
- {f} kıvrılmak
- wind
- {i} k.dili. boş laflar, lafügüzaf, fasarya
- wind
- {i} İng. (mide ve bağırsaktaki) gaz
- wind
- {f} dolambaçlı olmak
- wind
- {f} -i nefessiz bırakmak; -i nefes nefese
- wind
- soluklandı
- wind
- {f} dolanmak
- wind
- {f} bükülmek
- wind
- gizli gizli sokulmak
- wind
- dolambaçlı ol
- wind
- osuruk
- wind
- eğrilmek
- wind
- açmak
Ben pencereyi açmak zorunda mıyım?
- Do I have to open the window?
Tom bir pencere açmak için kalktı.
- Tom got up to open a window.
- wind
- wind its way dolaşıp gitmek
- wind
- kurmak dolaşmak
- wind
- {f} açmak (yol)
- wind
- {f} (up) (zemberek v.b.'ni çevirerek) (saati, gramofonu v.b.'ni) kurmak: Will you wind the grandfather clock? Sandıklı saati kurar
- wind
- geri dönmek
- wind
- wind down yavaslamak
- wind
- {f} sarılmak
Tom gibi sarılmak istemiyorum.
- I don't want to wind up like Tom.
- wind
- kokusunu almak
- wind
- koklayarak bulmak
- wind
- koku
Çiçeklerin kokusu, otobüsün açık pencerelerinden içeri girdi.
- The smell of the flowers came in through the open windows of the bus.
- wind
- hava
Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
Hava bugün dünkünden daha rüzgarlı.
- It's windier today than it was yesterday.
- wind
- nefes aldırmak
- wind
- üflemeli
- wind
- nefesli
Nefesli enstrümanlar içinde en mükemmeli insan sesidir.
- The human voice is the most beautiful of all wind instruments.
- wind
- üfleme