O, Avustralya'da yaşamaya isteklidir.
- She is eager to live in Australia.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- He was eager to try on the blue shirt.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu.
- Tom was eager to see Mary.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.