O, her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
Her zaman olduğu gibi çok güzel görünüyorsun.
- You look very pretty, as usual.
Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
- As always, Keiko showed us a pleasant smile.
Mary, her zamanki gibi, eşsizdir!
- Mary, as always, is inimitable!
He seems as busy as ever.
- Er scheint so beschäftigt wie immer zu sein.
He is as healthy as ever.
- Er ist wie immer wohl auf.