O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.
- As usual, Mike was late for the meeting this afternoon.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.
- They're late, as usual.
O, her zamanki gibi geç kalmıştı.
- He was late, as always.
Mary, her zamanki gibi, eşsizdir!
- Mary, as always, is inimitable!