Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.
- There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
- While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.
- I kept him company while his wife was in surgery.
Tom Boston'da iken cüzdanını çaldırdı.
- Tom had his wallet stolen while he was in Boston.
Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
- Although he's young, he has a grey beard.
Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.
- Although he is young, he is very careful.
Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
- While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
- While he likes English, he is weak in mathematics.
Müzik dinlediğim zaman sık sık çalışırım.
- I often study while listening to music.
O,her zaman çalışmaya devam etti.
- He kept on working all the while.
Bitkin olduğum halde, işe devam ettim.
- Although I was exhausted, I continued to work.
Onunla gerçekte tanışmadığımız halde Mary hakkında çok şey biliyorum.
- Although I know a lot about Mary, I haven't actually met her.
Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın.
- Please do not talk to the driver while he's driving.
Peter, Nancy bir süre içinde hazır olacaklar.
- Peter, Nancy will be ready in while.
Ben yatakta hasta iken benim için yemekler hazırladığın için sana teşekkür ederim.
- Thank you for preparing meals for me while I was sick in bed.
Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
- Although the economy is weak, some companies are still making a profit.
Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
- Although he's young, he has a grey beard.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir,
- Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.
Eve gelirken onunla karşılaştım.
- I met him while I was coming home.
Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no choice but to wait for a while until the store opened.
Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun?
- Why don't you wait here while I finish what I'm doing?
Bir süredir kola bağımlısı oldum ve onu her gün içtim.
- For a while, I was really addicted to cola and drank it every day.
Araba sürerken emniyet kemerini bağla.
- Fasten your seat belt while driving.
Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
- It's good to try new things once in a while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.
- I'm sorry I haven't called you in a while.
Ara sıra ondan haber alırım.
- I hear from him once in a while.
Ara sıra sinemaya giderim.
- I go to the movies once in a while.
Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.
- She killed time reading a magazine while she waited.
Bu gerçekten biraz vakit alacak.
- It's just going to take a while.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
... You can do it while you're driving. ...
... MARVIN CHOW: So while we're on the personal life topic stuff, ...