Ne zaman burada yüzebilirim?
- When can I swim here?
Genellikle ne zaman yatarsın?
- When do you usually go to bed?
Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.
- I often wrote to her when I was a student.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I met him once when I was a student.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Genellikle ne zaman yatarsın?
- When do you usually go to bed?
Ev ödevi yapmam gerektiğinde erkek kardeşim her zaman bana yardım eder.
- When I have homework to do, my brother always helps me with it.
Ne zaman orada olmam gerektiğinden emin değilim.
- I'm not sure when I should be there.
Tom Mary'ye Boston'da yaşadığı zamanın hikayelerini anlatırdı.
- Tom used to tell Mary stories about when he lived in Boston.
Lütfen zamanın olduğunda evime uğra.
- Please drop in at my house when you have a moment.
Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.
- When we borrow money, we must agree to the conditions.
Tarihinin en büyük ve en olası kurtarma Berlin halkına yiyecek ve umut getirdi - Ve bu havadan ikmalin başlamasına sebeb oldu
- And that's when the airlift began – when the largest and most unlikely rescue in history brought food and hope to the people of Berlin.
Büyüdüğümde tarih öğretmek istiyorum.
- I want to teach history when I grow up.
Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum.
- I was having a very good time, when the sad news came.
Tom ve Mary çocukken birlikte çok vakit geçirdiler.
- Tom and Mary spent a lot of time together when they were kids.
Sevdiği genç onunla konuşmak için geldiğinde, o telaşlandı.
- She got all flustered when the boy she likes came over to talk to her.
O geldiğinde mektubu yazmıştım.
- I had written the letter when he came.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Orkestra akort etme sırasında kulak tırmalayan sesler yapar.
- The orchestra makes discordant noises when tuning up.
yolculuk sırasında çok fazla giysi getirmeyin.
- Don't bring too much clothing when you travel.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Jim sınava hazırlanırken gece yarılarına kadar çalıştı.
- Jim burned the midnight oil when he was preparing for the examination.
When will they arrive?.
I’ll do it when I get the time.
They were told when to sleep.
I’m happiest when I’m working.
It was raining when I came yesterday.
A good article will cover the who, the what, the when, the where, the why and the how.
The time will come when you will regret it.
- The time will come when you will regret this.
Some people have likened Esperantism to a cult, but soon the time will come when Zamenhof returns and punishes them for this sacrilege.
- Some people have compared Esperantism to a cult, but soon there will come a time when Zamenhof returns and punishes them for this sacrilege.
Since when do I need your permission?.
Do you know when they arrive?.
Come whenever you want to.
- Come whenever you want.
Come whenever you like.
- Come whenever you want to.