Yeni Zelanda nasıl bir yerdir? Avustralya kadar seyrek nüfuslu mudur?
- What's New Zealand like? Is it as sparsely populated as Australia?
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
- You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
Neyin doğru olmadığını asla söylemem.
- I never say what is not true.
Hangi meyve sularınız var?
- What fruit juices do you have?
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
- The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
Kahvaltı neleri kapsıyor?
- What does breakfast include?
what! reallly.
Bu elbiseye ne dersiniz?
- What about this dress?
Bir milyon dolar için gözlerinizden vazgeçer miydiniz? Kulaklarınıza ne dersiniz?
- Would you give up your eyes for a million dollars? What about your ears?
Ben açım. Peki ya sen?
- I'm hungry. What about you?
Onu hiç anlayamıyorum, peki ya sen?
- I couldn't understand him at all. What about you?
Başka ne bilmek istersin?
- What else would you like to know?
Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Tom didn't know what else to say.
O geç gelirse ne yapmalıyız?
- What if he should happen to come late?
O büyük bir devlet adamı ve bunun da ötesinde büyük bir bilgindir.
- He is a great statesman, and what is more a great scholar.
Ev bizim için çok büyük, bunun da ötesinde o çok pahalı.
- The house is too big for us, and what is more, it is too expensive.
Tom ne çeşit bir kameraya sahiptir?
- What kind of camera does Tom own?
Ne çeşit yemek yedin?
- What kind of meal did you eat?
Ne zaman açıyorsunuz?
- What time do you open?
Ne zaman kapatıyorsunuz?
- What time do you close?
What on earth is it?.
Ne yazık ki o bana daha önce söylemedi.
- What a pity that she didn't tell me earlier.
Ne yazık ki onu görmedim.
- What a pity that I did not see it.
Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?
- What about having fish for dinner?
Önümüzdeki Pazara ne dersin?
- What about next Sunday?
ne tür müzikleri seversin?.
O ne tür bir filmdir? Popüler midir?
- What kind of movie is it? Is it popular?
Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?
- Talking of music, what kind of music do you like?
Allah kahretsin, senin derdin ne?
- God damn it, what the hell is wrong with you?
Allah kahretsin, onların derdi ne?
- God damn it, what the hell is wrong with them?
Andrea'nın bunu erken bırakması ne ayıp.
- What a shame that Andrea left this early.
Andrea'nın bunu erken bırakması ne ayıp.
- What a shame that Andrea left this early.
Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
- What for do you need a second bicycle? Give it to me!
Bana ne olduğunu tahmin etsene!
- Guess what happened to me.
Ne olduğunu biliyor musun?
- Do you happen to know what happened?
Bu ne biçim bir eşek şakası?
- What kind of a sick joke is this?
Sen ne biçim bir adamsın?
- What kind of man are you?
You told them what?.
That’s her; that’s the thing what has stole his heart from me.
He knows what he wants.
What a talent!.
What a beautiful day!.
and so they rode fresshly with grete royalte, what by water and what by land, tyl that they came nyghe vnto london.
What ho, Frobisher!.
It's rather late, what?.
What with singing and joking, the time passed quickly.
It’s a nice day, what? (sometimes repeated, e.g.: What-what?).
What a pity you can't attend our party tonight.
A: Do you like football? B:No A: What about basketball?.
You're obviously having a good time, but what about me?.
What about going to a restaurant tonight?.
What about the second goal!.
When your dad gets home, he'll give you what for.
Ow! What did you do that for?.
What if we could learn to get along? What would happen then?.
What if we arrange it for 9:00 instead of 10:00?.
I've done it wrong, and what's more I don't care.
It’s expensive, but what the hell, you only live once.
What the hell is going on?.
I was supposed to be working this evening but what the hell; I'll see you in the pub in half an hour.