O kasaba müreffeh görünüyordu.
- That town looked prosperous.
Uzun ve müreffeh bir hayat yaşa.
- Live a long and prosperous life.
Bu ülke hiç bu kadar zengin olmamıştı.
- This country has never been so prosperous.
Zengin doktor mutlu değildir.
- The doctor, who is prosperous, is not happy.
Kralın uzun ve başarılı bir saltanatı vardı.
- The king had a long and prosperous reign.
Kraliçe Elizabeth'in uzun ve başarılı bir hükümdarlığı vardı.
- Queen Elizabeth had a long and prosperous reign.
Gelecek iki yılın refah olması beklenmiyor.
- The next two years are not expected to be prosperous.