Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
- Tom seems slightly distracted.
Hasta, dudaklarını yavaşça kımıldattı.
- The patient moved his lips slightly.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Tom, bugün biraz keyfsiz.
- Tom is slightly under the weather today.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Şartlar hafifçe farklı olmasına rağmen, bizim deneyin sonucu Robinson'unki ile aynı.
- Although the conditions are slightly different, the result of our experiment was identical with Robinson's.