Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Yaşam tarzımı değiştirmeye nasıl cesaret edersin!
- How dare you criticize my way of life!
Yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- I think he needs to alter his lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Leyla kırsal yaşam biçimini seviyordu.
- Layla loved the country lifestyle.
Çoğu roman ve gösteriler, tarımsal yaşam biçimini romantikleştirir.
- Many novels and shows romanticize the agrarian lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
... going to mean a whole different way of life for people who counted on the insurance plan ...