Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
O beni bir saatten daha fazla bekletti.
- He kept me waiting for more than an hour.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Yemek için bekleyen insan sıraları eskisinden daha uzundu.
- The lines of people waiting for food were longer than before.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
- I wasted all morning waiting for you.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.