Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var.
- Don't do that!!! There's a computer at the drug store.
Oyuncak dükkânı kapandı.
- The toy store is closed.
Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
- I bought a bottle of beer at the liquor store.
Saman ahırda depolanır.
- Hay is stored in the barn.
Biz samanı samanlıkta depoladık.
- We stored the hay in the barn.