Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
- I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
Ben sadece bir gezginim, bir ruhun saflığını arıyorum.
- I am just a wanderer, seeking for purity of a soul.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Çocuk kasabayı geziniyordu.
- The boy was wandering about the town.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Korkunç bir şüphe beynimde gezindi.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
O, gölün etrafında gezindi.
- He wandered around the lake.
To go for a wander.