We lay emphasis on the importance of being sincere.
- Biz samimi olmanın önemini vurgularız.
This point deserves special emphasis.
- Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.
I want to stress this point.
- Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
Take a screenshot of just the highlighted text.
- Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.
Fadil's story was highlighted in several newspapers.
- Fadıl'ın hikayesi birkaç gazetede vurgulandı.
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
In the word tomorrow, the accent is on the second syllable.
- Tomorrow kelimesinde vurgu ikinci hecededir.
The accent of this word is on the second syllable.
- Bu kelimenin vurgusu ikinci hecede.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
You should emphasize that fact.
- O gerçeği vurgulamalısın.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.
- Dün ya da evvelsi gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir ifade vardı.