He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
I want to stress this point.
- Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their flaws.
- Yazarın iki karakterinin yan yana koyulması onların kusurlarını vurguluyor.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities.
- Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
In the word tomorrow, the accent is on the second syllable.
- Tomorrow kelimesinde vurgu ikinci hecededir.
Where is the accent on the word 'Australia?'
- 'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
You should emphasize that fact.
- O gerçeği vurgulamalısın.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.