vurgular

listen to the pronunciation of vurgular
Türkisch - Englisch
emphasizes
third-person singular of emphasize
vurgu
(Hukuk) emphasis

He placed emphasis on the importance of education. - O, eğitimin önemini vurguladı.

He put emphasis on the importance of the exercise. - O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.

vurgu
emphesis
vurgu
{i} point

I want to emphasize this point in particular. - Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.

I want to stress this point. - Bu konuyu vurgulamak istiyorum.

vurgula
accent
vurgu
(Bilgisayar) highlight

Fadil's story was highlighted in several newspapers. - Fadıl'ın hikayesi birkaç gazetede vurgulandı.

The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities. - Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.

vurgu
(Gıda) pulse
vurgu
(Dilbilim) stressed

The teacher stressed the importance of daily practice. - Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.

I wrote down every phrase in his speech that he stressed. - Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.

vurgula
(Muzik) accentuate
vurgu
accent

The accent of this word is on the second syllable. - Bu kelimenin vurgusu ikinci hecede.

In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated. - Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.

vurgu
{i} emphasize

The doctor emphasized that the patient had only a few days. - Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.

She emphasized the importance of education. - O, eğitimin önemini vurguladı.

vurgula
{f} emphasize

She emphasized the importance of education. - O, eğitimin önemini vurguladı.

He emphasized the importance of education. - O, eğitimin önemini vurguladı.

vurgula
{f} stressed

He stressed the convenient aspects of city life. - Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.

However, stressed Vladimir Putin, today is another situation. - Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.

vurgula
{f} highlight

Take a screenshot of just the highlighted text. - Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.

Fadil's story was highlighted in several newspapers. - Fadıl'ın hikayesi birkaç gazetede vurgulandı.

vurgula
impress on
vurgu
ictus
vurgu
word accent
vurgu
decompression sickness
vurgu
stress

I want to stress this point. - Bu konuyu vurgulamak istiyorum.

I stressed the point. - Ben konuyu vurguladım.

vurgu
phonetics accent, stress
vurgu
stress; accent
vurgu
emphases
vurgula
keynote
önemini vurgular
(Hukuk) (yararını) emphasises the interest in
Türkisch - Türkisch

Definition von vurgular im Türkisch Türkisch wörterbuch

Vurgu
aksan
vurgu
Konuşma veya okuma sırasında bir hece veya kelimenin diğerlerinden daha baskılı söylenmesi
vurgu
Konuşma ya da okuma sırasında bir hece ya da sözcüğün diğerlerinden daha baskılı söylenmesi
vurgular
Favoriten