Bana daha evvel söylemeliydin.
- You should've told me earlier.
Toplantıyı bir saat daha evvel başlatmamızı önerebilir miyim?
- Might I suggest that we start the meeting an hour earlier?
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
- I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
Az önce yağmur yağmaya başladı.
- It began raining just now.
Annem şu anda çok meşgul.
- Mother is very busy just now.
Tom şu anda burada değil.
- Tom isn't here just now.
Hemen şimdi sana geliyorum.
- I'm coming to you just now.
Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Dad just now went out.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
- In those days, I went to bed earlier.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
- In those days, I went to bed earlier.
Tom şimdi eskisinden çok daha erken kalkmak zorunda.
- Tom now has to get up much earlier than he used to.
Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
- We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
Ben şimdi bir silah sesi duydum.
- I heard a shot just now.
Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.
- I can't think of his name just now.