Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Tayfun nedeniyle, tren tarifesi bozuldu ve tüm trenler tıka basa doluydu.
- Due to the typhoon, the train schedule was disturbed and all the trains were jam-packed.
Tom her şeyi valizine tıktı.
- Tom crammed everything into his suitcase.
Çocuk bütün elbiselerini çantaya tıktı.
- The boy crammed all his clothes into the bag.