voidable, 2

listen to the pronunciation of voidable, 2
Englisch - Türkisch
2 geçersiz kılınabilir
void
{s} hükümsüz
void
{i} boşluk

Fadıl hayatında bir boşluk hissetti. - Fadil felt a void in his life.

Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi. - When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.

void
{i} eksiklik
void
yürürlükten kaldırılmış
void
{i} geçersizlik
void
ilga etmek
void
kaldırmak
void
{i} iptal
void
(of ile) -den yoksun
void
{s} ıssız
void
ihraç etmek
void
voyid
void
çıkmak
void
{s} boş

Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi. - When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.

Uçurumun üstünde duran bir adam boşluğa atlayarak intihar etmek üzereydi. - A man standing on the cliff was about to commit suicide by jumping into the void.

void
vakum
void
{i} boş yer
void
bırakmak
void
{s} of -siz, -den yoksun, -den mahrum: His ideas were void of common sense. Fikirleri sağduyudan yoksundu
void
(Tıp) Boşaltmak, çıkarmak (idrar, v.s.)
void
{s} geçersiz, hükümsüz
Englisch - Englisch
void
voidable, 2
Favoriten