Fred'in annesiyle birlikte Kyoto'u ziyaret edişini hatırlıyorum.
- I remember Fred visiting Kyoto with his mother.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Ziyaret eden yazarın onuruna bir parti düzenlendi.
- A party was held in honor of the visiting writer.
Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
- I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
Tom'u ziyaret etmek bir hataydı.
- Visiting Tom was a mistake.