Rüzgar şiddetle esiyor.
- The wind is blowing violently.
Tom şiddetle çöp kutusunu tekmeledi.
- Tom violently kicked the garbage can.
Rüzgar şiddetli esiyordu ve daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.
- The wind was blowing violently, and to make matters worse, it began raining.
İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
- There was a violent clash of opinions between the two leaders.
Dan son derece sert bir adamdı.
- Dan was an extremely violent man.
Onların hepsi sert değil.
- They're not all violent.
The artist expressed his emotional theme through violent colors.
... causing pressure and heat to violently rise. ...