Bir yerel televizyon kanalı için video çekti.
- He took the video to a local TV station.
I got a video cassette recorder cheap at that shop.
- O mağazadan ucuz bir video kaset kaydedici aldım.
Final Fantasy is not a movie, but a videogame.
- Final Fantasy bir film değil, video oyunudur.
I saw the movie on video.
- Filmi videoda izledim.
I recorded a rugby game on videotape.
- Bir rugby maçını video kasete kaydettim.
DVD players replaced videotape players.
- DVD oynatıcılar, video kaset oynatıcıların yerini aldı.