Tom told me that he thought Mary was conscientious.
- Tom bana Mary'nin vicdanlı olduğunu düşündüğünü söyledi.
Tom is conscientious, isn't he?
- Tom vicdanlı, değil mi?
Tom is scrupulous in matters of business.
- Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
He has no conscience.
- Onun hiç vicdanı yok.
You have no scruples.
- Sizin vicdanınız yok.
Tom was full of remorse after stealing Mary's car and writing it off.
- Tom Mary'nin arabasını çaldıktan sonra vicdan azabıyla doluydu ve bir kalemde sildi.