Hemencecik birbirimizi sevdik.
- We liked each other right away.
Tom sadece derhal bir şey yemek zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said he just had to eat something right away.
Tom, Mary'nin derhal buraya gelmesini istiyor.
- Tom wants Mary to come here right away.
Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to get married right away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.
- He was hit by a car and died right away.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I plan to reply to his letter right away.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Hemen sana geleceğim.
- I'll come to you straight away.
This item is urgent, so please start on it right away.
This item is urgent, so please start on it straight away.