very much.

listen to the pronunciation of very much.
Englisch - Türkisch
pek çok

Biz pek çok konuşmadık. - We didn't talk very much.

far
{s} uzak

Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası. - The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.

Havaalanı ne kadar uzak? - How far away is the airport?

very much
çok fazla

Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz. - Tom can't speak very much French.

Mike hayvanları çok fazla severdi. - Mike liked animals very much.

very much
gayet

Tehlikenin gayet farkındayım. - I'm very much aware of the danger.

very much
kıyamet gibi
far
{s} öbür
far
alıs
far
çok

Jon, Tom'dan çok daha çekicidir. - Jon is far more attractive than Tom.

Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü. - Jane's farewell speech made us very sad.

far
uzağa

Tom ne kadar uzağa gittiğini görmek için kilometre sayacını kontrol etti. - Tom checked his odometer to see how far he'd driven.

Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz. - We cannot go any farther without a rest.

far
ötedeki
far
bir hayli
far
daha uzaktaki
far
pek çok
far
öte

Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi. - Its modernization was far beyond my expectations.

Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı. - Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.

far
{s} mesafe katetmiş
very much
çok çok

Geçen gece beni akşam yemeğine götürdüğün için çok çok teşekkürler. - Thanks very much for having me to dinner the other night.

far
Allah esirgesin
far
ilerlemiş
far
uzakta

Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu. - Tom was living rent-free in a small house not too far from us.

O, otelden çok uzakta değildir. - It is not far away from the hotel.

far
(sıfat) uzak, ırak, öbür, öteki, mesafe katetmiş
far
-den uzak; uzağa; uzakta: He's never journeyed far from Istanbul. İstanbul'dan uzağa hiç seyahat etmedi. They didn't go far. Uzağa
far
{s} ırak

Gözden ırak olan, gönülden ırak olur. - Far from eye far from heart.

far
Far East Uzak Doğu
very much
yerden göğe kadar
very much
çok

Sirk bizi çok eğlendirdi. - The circus entertained us very much.

Klavsenin sesini çok severim. - I like the sound of harpsichord very much.

Englisch - Englisch
far

He was far richer than we'd thought.

strongly

His reply was strongly suggestive of a forthcoming challenge to the governor.

(deyim) in the worst way

After a day in the hot sun, he needed a shower in the worst way.

to bits
so
to a very great degree or extent; "we enjoyed ourselves very much"; "she was very much interested"; "this would help a great deal"
extremely; immensely, a lot
tons
very much.

    Silbentrennung

    ve·ry much

    Videos

    ... I think this was a terrific debate and I very much appreciate it. ...
    ... it. Thanks very much. ...
Favoriten