very much

listen to the pronunciation of very much
Englisch - Türkisch
pek çok

Biz pek çok konuşmadık. - We didn't talk very much.

çok fazla

Tom çok fazla değişmedi. - Tom hasn't changed very much.

Hanako keki çok fazla seviyor. - Hanako likes cake very much.

kıyamet gibi
gayet

Tehlikenin gayet farkındayım. - I'm very much aware of the danger.

çok çok

Geçen gece beni akşam yemeğine götürdüğün için çok çok teşekkürler. - Thanks very much for having me to dinner the other night.

yerden göğe kadar
çok

Sana çok, çok teşekkürler! - Thank you very, very much!

Onu bildiğim için çok rahatladım. - I am very much relieved to know that.

far
{s} uzak

Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak. - His work was acceptable, but far from excellent.

Havaalanı ne kadar uzak? - How far away is the airport?

miss someone very much
çok özlemek
thank you very much
çok teşekürler
far
{s} öbür
far
alıs
far
çok

Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü. - Jane's farewell speech made us very sad.

O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti. - He went so far as to call me a liar.

far
uzağa

Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim. - Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.

Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti. - Fred went so far as to say that he had hated me.

far
ötedeki
far
bir hayli
far
daha uzaktaki
far
pek çok
far
öte

Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor. - The questions involved go far beyond economics.

Onlar üç mil öteye yürüdü. - They walked three miles farther.

far
{s} mesafe katetmiş
far
Allah esirgesin
far
ilerlemiş
far
uzakta

Tom'un yeme isteği vardı fakat evde yiyecek bir şey olmadığı için yaşadığı yerden çok uzakta olmayan mahalle marketine gitti. - Tom had the munchies, but since there was nothing in the house to eat, he went to the convenience store not too far from where he lived.

İstasyona ne kadar uzakta? - How far is it to the station?

far
(sıfat) uzak, ırak, öbür, öteki, mesafe katetmiş
far
-den uzak; uzağa; uzakta: He's never journeyed far from Istanbul. İstanbul'dan uzağa hiç seyahat etmedi. They didn't go far. Uzağa
far
{s} ırak

Gözden ırak olan, gönülden ırak olur. - Far from eye far from heart.

far
Far East Uzak Doğu
i like you very much
senden çok hoşlandım
i'm very much obliged to you
size çok minnettarım
like very much
çok sevmek
love very much
çok sevmek
thank you very much
çok teşekkürler
thank you very much
çok teşekkür ederim
thank you very much indeed
gerçekten çok teşekkürler
thank you very much indeed
çok teşekkürler
Englisch - Englisch
to a very great degree or extent; "we enjoyed ourselves very much"; "she was very much interested"; "this would help a great deal"
extremely; immensely, a lot
(deyim) in the worst way

After a day in the hot sun, he needed a shower in the worst way.

to bits
so
tons
very much alive
extremely active
Very much.
far

He was far richer than we'd thought.

spank you very much
thank you very much

He giggled with that obnoxious hyena laugh he has. Spank you very much. I know you missed me, Cindy..

thank you very much
Said to express greater gratitude than would be conveyed by thank you
thank you very much
Obviously ''(principally UK; implying offence that anyone could have doubted the statement)
very much.
strongly

His reply was strongly suggestive of a forthcoming challenge to the governor.

I want you very much to
I would like you to
thank you very much
many thanks to you, i thank you
very much

    Silbentrennung

    ve·ry much

    Türkische aussprache

    veri mʌç

    Aussprache

    /ˈverē ˈməʧ/ /ˈvɛriː ˈmʌʧ/

    Etymologie

    [ 'ver-E ] (adjective.) 13th century. Middle English verray, verry, from Old French verai, from Vulgar Latin veracus, alteration of Latin verac-, verax truthful, from verus true; akin to Old English w[AE]r true, Old High German wAra trust, care, Greek Era favor.

    Videos

    ... Thank you very much. ...
    ... REIHAN SALAM: Thanks very much, Urs. ...
Favoriten