Biz pek çok konuşmadık.
- We didn't talk very much.
Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.
- Tom can't speak very much French.
Hanako keki çok fazla seviyor.
- Hanako likes cake very much.
Tehlikenin gayet farkındayım.
- I'm very much aware of the danger.
Geçen gece beni akşam yemeğine götürdüğün için çok çok teşekkürler.
- Thanks very much for having me to dinner the other night.
Sirk bizi çok eğlendirdi.
- The circus entertained us very much.
Sana çok, çok teşekkürler!
- Thank you very, very much!
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Tom ne kadar uzağa gittiğini görmek için kilometre sayacını kontrol etti.
- Tom checked his odometer to see how far he'd driven.
Onlar üç mil öteye yürüdü.
- They walked three miles farther.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
After a day in the hot sun, he needed a shower in the worst way.
He was far richer than we'd thought.
He giggled with that obnoxious hyena laugh he has. Spank you very much. I know you missed me, Cindy..
His reply was strongly suggestive of a forthcoming challenge to the governor.
... THANK YOU VERY MUCH, BUT I DON'T NEED YOUR HELP. ...
... >>> Thank you very much. ...