very beautiful

listen to the pronunciation of very beautiful
Englisch - Türkisch
çok güzel

O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır. - She is very beautiful, and what is more, very wise.

İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir. - Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.

lokum gibi
fıstık gibi
yüzüne bakmaya kıyılmaz
huri gibi
rüya gibi dreamlike
resim gibi
ayın on dördü gibi
very beautiful girl
çok güzel kız
gorgeous
harikulade
gorgeous
{s} harika

O hasta olsa bile harika görünüyor. - Even ill she looks gorgeous.

Yüzüğü harika değil mi? - Isn't her ring gorgeous?

gorgeous
{s} göz kamaştırıcı

O 22 yaşında göz kamaştırıcı bir kızdı. - She was a gorgeous girl of 22.

Senin kesinlikle göz kamaştırıcı olduğunu düşünüyorum. - I think you're absolutely gorgeous.

gorgeous
{s} muhteşem

Muhteşem kek ağzımı sulandırdı. - The gorgeous cake made my mouth water.

Muhteşem görünüyorsun. - You're looking gorgeous.

gorgeous
{s} görkemli

Bu görkemli bir şehir. - This is a gorgeous town.

Ne görkemli bir çiçek! - What a gorgeous flower!

gorgeous
tıkabasa yemiş
gorgeous
debdebeli
gorgeous
{s} parlak
gorgeous
çok güzel

O zengin ve daha da iyisi o çok güzel. - She's rich, and even better, she's gorgeous.

Çok güzel gözlerin var. - You have gorgeous eyes.

gorgeous
hoş
gorgeous
tatlı
Englisch - Englisch
gorgeous
very beautiful

    Silbentrennung

    ve·ry beau·ti·ful

    Türkische aussprache

    veri byutıfıl

    Aussprache

    /ˈverē ˈbyo͞otəfəl/ /ˈvɛriː ˈbjuːtəfəl/
Favoriten