Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm.
- I'd love to help you out, but I'm terribly busy.
Sorusuna çok şaşırdım.
- I was terribly confused by his question.
Oh, son derece üzgünüm.
- Oh, I'm terribly sorry.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu.
- Sami missed Layla terribly.
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
- Serbian trains are terribly slow.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.
She even signed up for karaoke, although she sang terribly.
... was very badly written, so it allowed anyone else to do that, too. Once you were infected, ...