Tom çok inatçı olabilir.
- Tom can be awfully stubborn.
Tom çok yorgun görünüyor.
- Tom does seem awfully tired.
Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.
- A certain someone is being awfully fragile today.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Aşırı derecede pahalı.
- It's awfully expensive.
Bu akşam son derece soğuk.
- It's awfully cold this evening.
Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
- I was awfully confused by his question.
It was wondrous. 'I'm awfully glad I came now,' his thought ran; 'I'm managing it rather well.'.